İBB BAŞKANI EKREM İMAMOĞLU, HAKKINDA BAŞLATILAN ÖN İNCELEMEYLE İLGİLİ İLGİLİ KONUŞTU.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Fatih Sultan Mehmet Han’ın türbesine yaptığı ziyarette elleri arkasında yürümesiyle ilgili başlatılan ön incelemeyle ilgili olarak, “İstanbul’da herkes çıksa, inadına böyle yürümeye başlasa ne olacak? Herkes hakkında suç duyurusunda mı bulanacağız? Ne kadar saçma” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kurum tarafından geçtiğimiz günlerde satın alınan Fatih’teki Bulgur Palas’da incelemelerde bulundu. İnceleme gezisinin ardından gazetecilerle bir araya gelen İmamoğlu, medya mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İmamoğlu, Fatih Sultan Mehmet Han Türbesi ziyaretinde elleri arkasında yürümesiyle ilgili başlatılan ön incelemeyle kapsamında bugün ifade vermesi ile ilgili olarak, “Savunmaya ihtiyaç duymadım açıkçası. Tabii ki yazılı bir savunma verdik. Ama orada da duygularımı belli etmek zorunda da kaldım. Elbet hukuki birkaç cümle de vardır arkadaşlarımın eklediği; ama bu kadar absürt bir kavram, bu kadar kötü bir -soruşturma başlangıcı diyelim- sürecin ortaya konması, çok kötü bir ortam. Yani o kadar absürt ki, benim izlediğim ve incelediğim kadarıyla bu sabah, bu süreci başlatanın sahibi tam olarak. İş, bakanlıktan başsavcılığa, başsavcılıktan CİMER’e kadar gitti?” ifadelerini kullandı.
Absürt bir süreç yaşandığını söyleyen İmamoğlu, “Ne yapalım şimdi? Bu soruşturma sürecini başlatan akla, buraya imza atan, onay veren, imza atan akla şunu soruyorum: O zaman şöyle bir durum doğdu artık. Birini elleri arkasında gezerken gördüğünüzde, hakaret etti diye başvurabilirsiniz ve bu karşılık bulur. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yım. Bir mezarlıkta, bir anıtın önünde eli arkada, rahmetli dedem eli arkada yürümeyi severdi. Bu bir alışkanlıktır yokuş yerlerde. Anlatayım işin ergonomisi açısından. Karadeniz’de rampa bir yerde yürürken, insanlar 90 derece duramaz. Bir eğimle yürürsünüz. Eğimle yürüdüğünüz zaman; -Karadeniz doğa bilgisi vereyim size- elinizi arkaya attığınızda bu size hem bir güç hem de merkezi bir denge oluşturur. Karadenizliler bilir. Bu şekilde siz, o rampayı, güç yokuşları daha kolaylıkla çıkarsınız. Benim de o günkü geleneksel tavrımdan dolayı yaptığım yürüyüş biçimi üzerinden, böyle bir anlam çıkarabilmek ve bu anlamın oraya taşınması, bu anlam üzerinden soruşturma başlatma becerisinin ortaya konması. Benim dualarım yetmedi bu insanlara. ‘Allah akıl versin’ duasını yaklaşık iki buçuk senedir yapıyorum. Hala da devam ediyorum; ama yetmedi. İstanbul’da herkes çıksa, inadına böyle yürümeye başlasa ne olacak? Herkes hakkında suç duyurusunda mı bulanacağız? Ne kadar saçma? Kamu yöneticilerinin akıl tutulması, geçen söyledim bu tarz insanlar milli bir spor, ata sporu geliştirdiler. Onların tek derdi Ekrem İmamoğlu’yla mücadele Onların ata sporu bu” diye konuştu.
HDP’li Belediye Başkanı ziyaretine ilişkin eleştirilere de yanıt veren İmamoğlu, “Ben, planlanmış bir Güneydoğu gezisinde, nikahını kıyma sözünü verdiğim bir genç delikanlının Batman’daki düğününe gittiğim bir gezide, o dönem Türkiye Cumhuriyeti kanunları ve yasalarına göre seçilmiş bir belediye başkanını, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ait bir belediye başkanını, seçilmiş bir belediye başkanını ziyaret ettim. Ayrıntıya baktığınız zaman görmeniz gereken değerli bir detay var orada. Ziyaret ettiğimde, kayyumla ilgili fikrimi beyan ettim. Sadece orada değil, her yerde ettim. Hala da söylerim. Milletin iradesine karşı durulan her hususla ilgili açıklamamı yaptım, yapmaya da devam ederim. Ben, demokrasiye inanan bir insanım. Toplumun özgürlük duygularına inanan biriyim. Ayrıca bir detay daha var. Bunu ıskalamayın. Ben, oraya gittiğimde belediye başkanına, eşimle beraber bir Mustafa Kemal Atatürk portresi hediye ediyorum. Portreyi hediye ederken de bu portreyi belediye başkanlık makamının en güzel duvarına asmanızı arzu ediyorum diyorum. O da “Siz seçin, en güzel duvarı gösterin” oraya asacağım diye cevap veriyor. Bu kadar. Diyarbakır ilçe binasında bu kadar güzel, bu kadar milli, bu kadar değerli bir sohbeti yapıyoruz, çıkıyoruz. Buradan da bir arayış izinde olmak bir acizlik aslında; ama bunları yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
Kamuoyunda çok konuşulan kayıp atlar konusuna da yanıt veren İmamoğlu, “Şu anda Adalar, fayton zulmünden atların kurtuluşunu alkışlıyor. Şimdi buradan siyaset üretmeye çalışanlar, aynı az önce söylediğim absürt soruşturma sürecini başlatan akılla aynı akıl. ’Efendim 900 tane at nerede? 800 küsur at nerede?’ başlıkları atıyorlar. İnsan utanır. Bu manşeti atanların belki bir kısmı, şimdi siyasidir ama geçmişte İBB’de çalışmış olma ihtimali de vardır. İnsan utanır, ’Ya biz ne yaptık da bu adama böyle laf atıyoruz’ diye. Biz geldik, fayton meselesini tereyağından kıl çeker gibi hiçbir faytoncuyu mağdur etmeden bütün atları satın alarak faytonların yerine o elektrikli araçları o Adalar’a koyarak çözdük. Tertemiz bir Adalar var. 10 binlerce kiloluk, tonlarca çöp topladık bu faytondan kaynaklı. Ve şu anda fayton olan alanların, meydanların düzenlenmesini bitirmek üzeriyiz. Yani gerçekten Adalar’ın tarihi anlamda yeni bir başlangıcına imza attık” dedi.
Adalardaki 800 üzerinde atın Türkiye’nin muhtelif kurumlarına dağıtıldığını söyleyen İmamoğlu, “Dağıtmayı yaparken, Tarım Bakanlığı’ndan destek alarak yaptık. Zaten tek başımıza yapamazdık. Bunların yüzde 90-95’ini, başta belediyelere olmak üzere, kurumlara verdik. Kurumlara verdiğimiz her atın bulunduğu ilde takip edilmesi için, çiplerini taktık. Çiplerini taktığımız atların takip süreci o il ya ilçenin tarım müdürlüklerinindir; biz değiliz. Yapmayın. Ben, siyaseten şunu görüyorum: Bu paylaşımı yapan koca koca adamların, vekiller var, kendini vekil zanneden var -bana göre vekil de olamazlar- top oynamakla vekilliği birbirine karıştıranlar var. Herkes var. Üzülüyorum. Yani söylüyorum, lütfen Tarım Bakanlığı’nı, valiliği arayın ya da bizi arayın, bizden bilgi alın. Çok üzücü bir olay oldu. Cumhur İttifakı’na bağlı Dörtyol Belediyesi’nde yaşananlar hepimizi üzmüştür. Atlarımızın kaybolma süreci. Ama sonuçta bu da devletimizin bir kurumudur, soruşturma başlatılmıştır diye biliyorum. Takip ediyoruz süreci, biz de yazılı detay istedik. Görevimiz olmamasına rağmen emanet ettiğimiz atların akıbetini takip ediyoruz. Umarım Dörtyol’da yaşanan bu acı olay bir daha yaşanmaz” açıklamalarında bulundu.